20 Ağustos 2010 Cuma

Sessizlik...

Athena'ya veda ettik dun akşam. 16.00'dan 22.00'ye kadar koştur hoplat zıplat derken pili bitti hayvancağızın. O taşıma kafesine girmeden önceki bakışını sanırım hiç unutmayacağım. Aslında o ne olduğundan habersiz "bi rahat bırakın da uyuyayım" ya da "n'olur artık evimize gidelim" diyordu. İşte o bakışın ardından evimize tekrar dönmeyecek olması o bakışı benim için çok daha sancılı hale getiriyordu.

Bu zamana dek ayrıldığım 8 yavrumun içinden en çok canımı acıtan Athena oldu. Evet, çok yaramazdı, çoğu zaman Vesta'nın, Hachi'nin sabrını zorluyordu. Gurultucuydu, surekli bir cinlik peşindeydi. Yoruyordu... Şimdi yok, İstanbul'da artık. Evimizde bir sessizlik... gurultu yok, neşe de yok. Kadıköy'de kafasında taçla dolaşan bir fırlama görurseniz o benim biricik torunum...

Ama pırıl pırıl gözleri? Boncuk boncuk bakan gözlerini arıyorum her yerde. O son, yorgun bakışı hafızıma kazındı. Onu öyle hatırlamak istemiyorum.

Evet, yeni sahibiyle mutlu olacak, sadece onunla ilgilenecek, sadece onu sevecek bir sahibi var artık. Ama 3.5 ay yahu, boğazımın duğumlenmesine engel değil maalesef.

Umarım çok çok iyi olacak, çok çok iyi bakılacak Athena; kuçuk Vesta...

Seni ailecek özleyeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder